Son yıllarda, iklim değişikliği ve çevre koruma konuları dünya genelinde öncelikli gündem maddelerinden biri haline geldi. Bu bağlamda, Türkiye’de de çevresel sürdürülebilirliği sağlamak adına önemli adımlar atılıyor. 2023 yılı itibarıyla yasalaşan İklim Kanunu, iklim değişikliğine karşı alınacak tedbirleri ve hedefleri düzenliyor. Peki, İklim Kanunu’nun 2025 hedefleri neler? Kanun Resmi Gazete’de yayımlandı mı? İşte kapsamlı bir inceleme!
İklim Kanunu, Türkiye'nin iklim hedeflerini belirleyen ve çevresel dönüşüm sürecini yönlendiren bir yasadır. 2023 yılında TBMM'de onaylanan bu yasanın temel amacı, Türkiye’nin iklim değişikliğine karşı mücadelede uluslararası standartlara uyum sağlamasıdır. Kanunun içeriği, sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması üzerine yoğunlaşmaktadır.
Yasa, Türkiye'yi Paris Anlaşması’na ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumlu hale getirmek amacıyla oluşturulmuştur. İklim Kanunu’nun özünde, çevre kirliliğini azaltma, fosil yakıt bağımlılığını minimize etme ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması gibi temel hedefler yatar. Böylece ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede daha etkin bir rol oynaması bekleniyor.
İklim Kanunu ile belirlenen 2025 hedefleri arasında öne çıkan maddeler, sanayi, enerji, ulaştırma, tarım gibi sektörlerde önemli değişimlerin yaşanacağına işaret ediyor. Bu hedefler arasında, 2025 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarının belirli bir seviyeye düşürülmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimindeki payının artırılması ve fosil yakıtların kullanımının aşamalı olarak azaltılması yer alıyor.
Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar, Türkiye’nin enerji bağımsızlığını artırmanın yanı sıra, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına da katkı sağlayacak. Rüzgar, güneş ve hidroelektrik enerjisi gibi temiz enerji kaynaklarının kullanımı teşvik edilecek ve bu alandaki teknolojik gelişmeler desteklenecek. Ayrıca, enerji verimliliği konusunda da önemli adımlar atılması hedefleniyor. Enerji verimliliğini artırarak, hem ekonomik kazançlar sağlamak hem de çevresel etkileri azaltmak amaçlanıyor.
Tarım sektöründe ise iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığı artırmak için sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi teşvik edilecek. Su yönetimi ve toprak sağlığı konularında yapılan düzenlemelerle, doğal kaynakların korunması ve etkin kullanımı ön plana çıkacak.
İklim Kanunu’nun bir diğer önemli maddesi, iklim değişikliği konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve farkındalığı artırmak. Bu amaçla çeşitli kampanyalar düzenlenecek, eğitim programları hayata geçirilecek. Böylece, toplumsal bilinçlenme sağlanarak, bireylerin de bu mücadelede aktif rol alması teşvik edilecek.
Sonuç olarak, İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. 2025 hedefleri, ülkemizin çevresel sürdürülebilirlik yolunda atacağı adımların ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Kanunun yasalaşması ve Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte, şimdi gözler bu hedeflerin ne ölçüde hayata geçirileceğine çevrildi. İklim değişikliği ile mücadelede hem yerel yönetimlerin hem de bireylerin üzerine düşen görevler büyük. Umut ediyoruz ki, bu süreçte toplumsal bir seferberlik oluşur ve herkes üzerine düşeni yapar.