Gazetecilik, bir ülkenin sosyal yapısını, kültürel dinamiklerini ve halkın nabzını tutan hassas bir meslektir. Türkiye'nin bu alandaki en önemli simalarından biri de Mehmet Akif Ersoy'dur. 1873 yılında doğan Ersoy, sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda edebiyatçı, şair ve milli mücadele döneminde aktif bir figür olarak Türk toplumunun önemli bir parçası olmuştur. Onun hayatı ve kariyeri, gazeteciliğin toplumsal faydalarını gözler önüne sererken, aynı zamanda mücadeleci ruhuyla da ilham vermektedir. Akif Ersoy'un yaşamına ve Türk basınındaki etkisine daha yakından bakalım.
Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873 tarihinde Selanik’te dünyaya geldi. Sırası ile ilk öğrenimini Selanik’te, ardından İdadi eğitimi aldığı İstanbul’a geçti. Lisans eğitimi sırasında öğrenim hayatına en büyük katkıyı sağlayan öğretmenlerinden biri Ali Haydar Efendi oldu. Eğitim hayatı boyunca Arapça ve Farsça gibi dilleri öğrenerek zengin bir kültürel altyapı kazandı. İleri yaşlarına kadar edebiyat ile iç içe bir yaşam sürdüren Ersoy, öğretmenlik yaparak ek gelir elde etti. Bu süreç, ileride kendi eserlerini kaleme almada ona büyük katkı sağladı.
Mehmet Akif, gazetecilik hayatına 1908 tarihinde “Sebilürreşad” isimli gazetede yazmaya başlayarak ilk adımını attı. Yazıları ile toplumun sosyal ve siyasi meselelerine duyarsız kalmadı. Özgürlük, eşitlik ve adalet gibi evrensel değerleri savundu. Alanında öncü bir isim olan Mehmet Akif, toplumdaki adaletsizliklere karşı duyarsız kalmayarak, birçok konuda kaleme aldığı yazılarla hem dönemin gerçeklerini ortaya koydu hem de toplumsal bilinçlenmeye katkı sağladı. Ülkenin savaş dönemlerinde moral ve motivasyon unsuru olan yazıları, halkın umudunu yeşertti.
Kurtuluş Savaşı döneminde de etkin bir rol oynayan Ersoy, bu dönemde halkı aydınlatan yazılar kaleme aldı. "Bülten" ve "İkdam" gazetelerinde milli bilinci geliştiren eserleri, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine katkıda bulundu. Bu süreçler içerisinde yazdığı "İstiklal Marşı" ile ise Türk milletinin bağımsızlık arzusunu şiir diliyle dile getirmiştir. İstiklal Marşı, sadece bir marş olmanın ötesinde, Kurucu Değerlerin ve milli ruhu simgeleyen bir eser haline geldi.
Mehmet Akif Ersoy, yaşamı boyunca 20 kıtalık bu eserle Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük aşkını bir araya getirmiş, derin bir ruhsal anlam yüklemiştir. Marşın ulusal kimliğimiz üzerindeki etkisi günümüzde de tartışılmaz. Kendisi, aynı zamanda, edebiyatın ve gazeteciliğin birleşimini harmanlayarak kaleme aldığı eserleriyle Türk edebiyatına önemli katkılar sağladı.
Öte yandan, Mehmet Akif, basına bakış açısı ile de kendi döneminin önemli figürlerinden biri olarak kabul edilmektedir. O dönemin koşullarında basında tarafsızlık ve objektiflik üzerine tartışmalar sürerken, Akif, halkın menfaatini gözeterek haber yapmanın önemini sıkça vurgulamıştır. Gazetelerdeki yazılarıyla, toplumsal meseleleri dile getirerek, gazeteciliğin sosyal bir sorumluluk taşıdığını her zaman belirtmiştir.
Sonuç olarak, Mehmet Akif Ersoy, Türk basın tarihinde yalnızca bir gazeteci değil, aynı zamanda bir edebiyatçı ve milli bilincin savunucusu olarak da yer almıştır. Eserleri ve yalnızca kendi yaşadığı dönemle değil, günümüzle de paralellikler kurabilen vizyonu, onu Türk tarihinin önemli simalarından biri yapmaktadır. Bugünün gazetecileri için de bir rol model olan Ersoy, cesur kalemi ve derin bakış açısıyla çağdaşlarına ilham vermeye devam ediyor. Mehmet Akif Ersoy, Türk ulusunun bağımsızlık arzusunun sembollerinden biri olarak, hafızalarda her zaman canlı kalacaktır.